Sicilya’nın güneyindeki Akdeniz’in derin mavi suları ile çevrili olan Malta Adaları (Malta, Gozo ve Comino) büyüleyici bir mirasa sahiptir. Adalar, var olan en eski binaların kalıntıları ile eski bir tarihe sahiptir. Tunus’a yakın olmak, bu ülkeye ayrı bir Kuzey Afrika kültürü etkisi yapmıştır. Malta dili, Arapça ve İtalyanca ile karıştırılmıştır. Yanan güneş altında, Malta’nın palmiye ağaçları, barışçıl limanları ve eski balıkçı köylerini ziyaret etmeye ne dersiniz? İşte bu yazımızda sizlere Malta’da mutlaka ziyaret etmeniz gereken 5 yeri listeledik.
- Valetta: Malta’nın Zarif Başkenti
Stratejik açıdan önemli bir liman olan bu kuvvetlendirilmiş şehir, Malta Cumhuriyeti’nin şık başkentidir. Valletta kentinin tamamı, 1530’da Malezya Krallığı tarafından Malta Adalarına kabul edilen Avrupalı asiller olan Malta Şövalyelerinin ihtişamının kanıtıdır.
Şövalyeler, aristokrat boylarına layık bir sermaye yaratmışlardır, tıpkı diğer Avrupa başkentleri gibi. Valletta’nın düzenli plan ve düzenli halka açık meydanları, şövalyelerin mantıklı 16. yüzyıl şehir planlamasını ortaya koymaktadır. Turistler, iki limana, Grand Harbour’a ve Marsamxett Limanı’na kadar uzanan bu küçük şehirde kolaylıkla gezinebilirler.
- Malta’nın Cennet Adası: Gozo
Gozo Adası, Malta Adalarının en pastoral bölgesidir. Şirin pastoral manzarası, sakin kasabaları ve bozulmamış plajları ile bu küçük ada, kültürel mekanları keşfederken dinlendirici bir tatilin tadını çıkarmak için mükemmel bir yerdir. Ziyaretçiler birkaç gün ve hatta bir haftalık süre kalarak bu adatı keşfedebilirler. Gozo, Malta’dan daha az gelişmiş olmasına rağmen, adanın müstahkem bir ortaçağ kenti olan Victoria, kalabalık bir sahil beldesi olan Marsalforn ve Malta Adaları’nın en önemli arkeolojik alanı olan M.Ö. 3500 yıllarına dayanan Ggantija Tapınakları burada bulunmaktadır.
Gozo ayrıca güzellikleriyle ziyaretçileri şaşırtmak için çarpıcı bir kıyı oluşumu olan Azure Penceresi ile de ünlüdür.
- Rabat: Malta’daki Tarihi Yer
Hemen Mdina surlarının dışında, komşu Rabat kasabası bulunmaktadır. Turistler aynı gün her iki şehri de ziyaret edebilirler. Hatta Mdina ve Rabat bazen birleşik bir kentsel alan olarak düşünülür. Malta dilinde “Rabat” sözcüğü “banliyö” anlamına gelmektedir. Rabat, Mdina’dan daha az turistiktir ancak yine de tarihi mekanlara sahiptir.
Fransız kökenli soylu bir Malta ailesine ait gizli mücevherlerden biri, 16. yüzyıldan kalma büyük bir palazzo olan Casa Bernard’dır. Ayrıca klasik dönemle ilgilenen konuklar için Roma Villa kesinlikle görülmeye değer bir yerdir.
- Prehistorik Tarxien Tapınakları
Tarxien Tapınakları, Malta’da dört megalitik yapıdan oluşan en büyük ve en iyi korunmuş tarih öncesi kültü alanını oluşturmaktadır. 1914 yılında kazılan site, 5.400 metrekarelik bir alanı kaplar ve M.Ö. 3600 ile M.Ö. 2500 arasındaki ” Tapınak Dönemi ” (Geç Neolitik Dönem) sırasında Malta’nın gizemli tarih öncesi kültürünün sanatsal başarılarını sergiler.
Burada bulunan taş kabartmalar ve heykeller mükemmel reprodüksiyonlarla sitede temsil edilmektedir; orijinalleri ise Valletta’daki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir .
- Golden Bay Beach
Dağlı bir kıyı şeridi ve eğimli kayalıklarla korunan kumsalları ile Kuzeybatı Malta’daki Golden Bay, adanın en güzel kumsallarından biridir. Golden Bay Plajı’na araba veya otobüsle kolayca ulaşılabilir; otobüs durağı plaja sadece beş dakikalık yürüme mesafesindedir. Malta’daki diğer plajların aksine, Golden Bay Beach sokak trafiğinden uzakta olup, rahatlatıcı bir sahil kaçışı sağlamaktadır.
Plaj, yumuşak altın kumları ile son derece geniş bir sahile sahiptir. Sular, yüzme için temiz ve naziktir ve emniyet için ayrılmış geniş bir alana sahiptir. Birçok ziyaretçi, kıyıya yapışan dalgaların yatıştırıcı sesini dinlerken günü burada güneşlenerek geçirirler.