- Cinque Terre’yi Kalabalık Olmadan Ziyaret Edin
Bu beş renkli balıkçı köyünün asıl güzelliği, buraya ulaşımın karayoluyla değil, köprüler ve deniz yolu ile bağlantılı olmasıdır. Bu şahane yeri görmek için limanlarından birinde kendinize bir tekne ve tekne kaptanı kiralayabilir ve burayı deniz yolu ile görebilirsiniz.
Cinque Terre genellikle sezon açıkken kalabalık olmaktadır. Bu nedenle yaz kalabalığı başlamadan evvel bu muazzam yeri ziyaret etmenizi öneririz. Yollarda daha sessizken, öğleden sonra saatlerinde yürüyüşe başlayın ve bu balıkçı köylerinin eşsiz güzelliği karşısında büyülenin. Bir tepeye dizilmiş olan rengarenk evlerle unutulmaz fotoğraflar çekebilir ve bu manzarayı hayatınız boyunca unutmazsınız. Eğer İtalya’ya eğitim ya da iş amaçlı hangi sebeple olursa olsun yolunuz düşerse bu bölgeyi ziyaret etmeyi asla ihmal etmemelisiniz.
- Sicilya’da yanardağa tırmanın
Ateşle oynamayı seviyorsanız, Sicilya ve volkanik Aeolian Adaları’na yürüyüş turu tam size göredir. Vulcano, merkezindeki hala tütmekte olan kraterin adını almıştır; Etnasa Dağı, dünyanın en büyük aktif yanardağlarından biri iken, Stromboli, düzenli olarak patlayan bir çekirdeğin üstünde duran koni biçimli bir adadır. Her üçüne de tırmanabilir ve Taormina’nın tarihi sahil kasabasında güvenli bir mesafeden lav akışını ve patlamaları görebilirsiniz.
Bu belki de hayatınızda tek bir sefer yaşayacağınız bir deneyim olacaktır. Hem macera dolu hem de efsanevi bir tur için bunu mutlaka denemelisiniz. Yeryüzünün bu ilginç hareketini görmek sizi gerçekten büyüleyecek!
- Dünyanın en küçük ülkelerinden birinde gezintiye çıkın
San Marino, sadece 61.000 metrekarelik bir alanı kapsayan dünyanın beşinci en küçük ülkesidir. Avrupa’da ise Vatikan ve Monako’dan sonra en küçük üçüncü ülke olarak gösterilmektedir. Yine de bu ülkenin kendi bayrağı, futbol takımı ve hatta kendi ordusu bile bulunmaktadır. Teleferik ile çıkabileceğiniz tepesinde gerçekten büyüleyici yapılar ile karşılaşacaksınız.
Ülkenin başkenti olan bu tepe Monte Titano şehridir ve burada yer alan 3 kale, ülkenin simgesi haline gelmiştir ve gerçekten görülmeye değerdir. Bu kalelere çıktığınız zaman ülkenin en ünlü lezzeti olan ve bu kalelerde üretilen çikolatalı kekleri de mutlaka denemenizi tavsiye ederiz.
Ayrıca 16. Yüzyıldan kalma işkence aletleri olan müzesini de ürkütücü bulacak olsanız da mutlaka görmelisiniz. Kadıköy’ün yüz ölçümünden küçük olan bu ülkeyi mutlaka ziyaret edin!
- La Scala’daki operaya gidin
Yalnızca hayatında bir defaya mahsus olmak üzere operaya gidecekseniz, kesinlikle en doğru olanı yapmalısınız. Müze sevmiyorsanız bile, Milano’daki La Scala, kesinlikle ziyaret etmeniz gereken bir mekandır. Etkileyici mimarisi ve görkemli yapısı ile sizi adeta büyüleyecek olan bu yapının içinde kendinizi kaybedebilirsiniz. Ancak unutmayın ki, gitmeden önceden bilet rezervasyonu yaptırmanız gerekmektedir. Bu mekanda bir şovun ilk performansından iki ay önce biletler satışa çıkmaktadırlar.
Burası aynı zamanda bir müzedir ve sahne alanlarını görebilmek için bir tura da katılabilirsiniz. Hayatınızın en iyi operasını izlemek için burayı mutlaka ziyaret edin!
- Pisa Kulesi’nde Selfie Çekin
Kendinize direneceğinizi, daha önce buraya gelen turistlerin yaptıklarından farklı olacağınızı söyleyebilirsiniz … fakat bunu yapmayacaksınız. Yapılmış olduğu yumuşak topraklar nedeniyle 1178’de eğilmeye başlayan bu muhteşem, taretli, 14.500 tonluk yapının önünde siz de diğer herkes gibi ayakta duracak ve sanki ellerinizle bu kuleyi tutuyormuş gibi fotoğraf çekileceksiniz.
Bu kulenin inşaatı 344 yıl sürmüştür ve 1964’te bir mühendis ekibi karşı ağırlık ile bu kuleyi dengede tutmak için çalışmalar yapmıştır. Ancak kule eğilmeye devam etmektedir. Yine de buranın güvenliğinden çekinmemelisiniz.